top of page

Duygular; duyguların devinimsizliği, duyguların çeşitliliği üzerine.

İnsanlık olarak duygusal anlamda hiçbir zaman ilerlemedik, maddesel anlamda ise bana göre her zaman geriledik. Maddesel gerileme yaşadığımızı başka bir yazımda anlatacağım. Duygusal anlamda hiç ilerleyemediğimizden bahsetmek istiyorum.

   

Son zamanlarda çok düşündüğüm bir konu bu. Karşıma sürekli olarak kimisi 50, kimisi 200, kimisi 1000 yıl önce kimisi ise milattan önce yaşamış düşünürlerin sözleri çıkıyor. Farklı kelimeler ama aynı anlam var hepsinde. Eski insana hasret olma duygusu. Birçok kişi; yaşadığı devrin çirkin, eski devirlerin ise güzel olduğundan bahsediyor. Eski her zaman daha iyi olansa, duygusal açıdan, nereye kadar gitmek lazım. İnsanların duygularının olduğunu anlamadığı zamana mı? Duyguların varlığından bihaberken mi iyiydik? Duygulara sahip olduğumuzu anlamak, bizi sonsuz acıya mı mahpus etti?  Açıkçası evet. Duygular, insan hayatı için her zaman en zor, en tehlikeli detay olmuştur. İnsan, duygularının farkına varınca yetişkin olur. Duygularını henüz fark etmeden yaşadığımız dönem ise çocukluk dönemidir. Duygularımızım farkında değilken hayat güzeldi. Yapıyorduk çünkü iyi hissettiriyordu, yapmıyorduk çünkü iyi hissettirmiyordu.

   

Duyguların kurtarılmaya ihtiyacı var. İnsanın, duygulardan korkmamaya ihtiyacı var. İnsanın, duyguları değiştiremeyeceğini anlamaya ihtiyacı var. İnsanın, duyguları kontrol etmeye veya duygulardan kaçmaya değil duyguları yaşamaya ihtiyacı var.  Aslında bir sürü duygu yoktur. Tek bir ruh vardır. Ruhun, doğru miktardaki doyumu huzurdur; doyumsuzluğu veya aç kalması ise kederdir. Yalnızca iki duygu durumu mevcuttur; huzur ve keder. Bu ikisinin birlikte yaşanması ise aşktır. Yokluğu ise ölümdür.




Comments


Yazı: Blog2 Post

Abonelik Formu

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

©2021, USTURLAP tarafından kurulmuştur.

bottom of page